İnsan daha sıkıcı olmak istemez tabii ki… Daha sıkıcı olmanın 10 Yolu’nda da bizim başımıza gelen, bize dayatılan sıkıcı klişeleri tersine çevirmeyi anlatıyoruz. Daha sıkıcı olmanın 10 yolu aslında daha yaratıcı olmanın 10 yolunu anlatıyor. Peki bunlar nedir? Bize dayatılan klişeler nedir? Mesela kişisel gelişim kitapları, sosyal medyada gördüklerimiz, ana akım medyada çıkanlar hep bizi şu konuda eleştiriyor ve suçluyor. “Sen yapamadın, sen edemedin, sen başarılı olamadın, bak bu hep senin hatan” diyor. Biz de kendimizi suçlu hissediyoruz ve bunları ortadan kaldırmak için, bu suçu ortadan kaldırmak için bir sürü yol deniyoruz. İkame tatminler kullanıyoruz kendimize. “O zaman bir dakika ben yapamadım mı, dondurma yiyeyim” diyoruz. O zaman “ben yapamadım mı, o zaman çok para harcayayım” diyoruz. Bu ben yapamadım, sen yapamadın, “evet suçlusu sensin”in sonucu, hep kendimizi kötü hissediyoruz. Aslında iyi hissetmemiz gerekirken kendimizi kötü hissediyoruz. Mesela şöyle örnekler görüyorum ben, sabah 5’te kalk, 5’te kalkarsan çok başarılı olursun. Hatta böyle bir kitap var. 5am club! Robin Sharma’nın bir kitabı sabah beşte kalkanlar. Çünkü başarılı olmanın temel kaynağı sabah 5’te kalkmakmış gibi anlıyoruz. Öyle geliyor bize. Oysa başarı çok sıkıcı bir şey. Çok klişe bir şey. Bu konuşmada o klişeleri alıyoruz. Sosyal medyanın ana akım’ın bize sunduğu kişileri alıyoruz, çeviriyoruz yeniden kullanıyoruz. Bunlardan en önemlisi, en güzeli, benim en çok sevdiğim iki tanesini örnek vereceğim Birisi. Büyük düşün, büyük düşün, büyük düşün, eve gel, büyük düşün, işe git, büyük düşün, orada büyük düşün, burada büyük düşün, büyük düşün, büyük düşün. O kadar büyük bir palavra ki. Çünkü büyük düşünmek iki etki yaratıyor. Bir demek ki ben şu ana kadar hep küçük düşünüyordum. Zavallı ben… İki, sizi felç ediyor, büyük düşün ve günde yüz sayfa kitap oku Özgür! Birinci gün okudum, ikinci gün okudum. üçüncü gün okudum, 4. gün yok! 5. gün yok, ben kitap okuyamıyorum ben kitap okuyamazsam başarılı olamam baksana başarılı insanların hepsi kitap okuyor. Büyük düşünme lütfen. Büyük düşünmek küçük düşün, küçücük düşün. Çok güzel bir örnek vereyim fitnees’a gidiyorsunuz. Spor salonuna gidiyorsunuz. Spor salonuna yazıldığınız andan itibaren zaten vicdanınızda ki yağlar biraz eriyor değil mi, ya spor salonuna yazıldım ben kendime iyi bakmak istiyorum diyorsunuz ve üç kere gidiyorsunuz. Dördüncüde gitmiyorsunuz büyük düşünüyorsunuz, olmuyor. küçük düşünün. Mesela bir hafta boyunca şunu yapın: Spor ayakkabılarınızı giyin, oturun, bir hafta boyunca oturun. Aynı saatte spor ayakkabılarınızı giyin, 5 dakika oturun. Ondan sonraki hafta spor ayakkabılarınızı giyin, eşofmanları giyin, yine oturun hiçbir şey yapmayın. Bakalım, küçük düşünmek size ne getiriyor? Bunlardan ikincisi ve benim çok sevdiğim şeylerden birisi de tutkularının peşinden git! Bayılıyorum buna, tutkularının peşinden git, tutkularım ne benim ya… Tutku benim için bir bisküvi markası. Tutku öyle bir şey ki onu bulmamız zaten o kadar güç bir şey ki bize güç bir ödev veriyorlar ki onu yapmayalım, kendimizi kötü hissedelim yine. Tutkularımın peşinden gitmedim. Ne yaptın işte şey yapıyorum, basket oynuyorum Ben o tutkum değildi. Benim tutku neydi bilmiyorum bilmiyorum. Tutku bir neden değildir. Tutku bir sonuçtur. Bir şeyi seversiniz, yaparsanız o tutkunuz olur.
#speakeragency #yaratıcılık #speaker #fikir #konuşma #konuşmacı